Metro Exodus incelemesi: Nükleer sonrası kıyamet devam ediyor
Metro karanlık teması ve yeraltında hayatta kalma - korku atmosferi ile bilinen bir seri, ancak hiçbir zaman yeraltında olmaya bağlı kalmadı. Üçüncü oyun Metro Exodus, uzun tek oyunculu hikayesiyle gerilimden ödün vermeden kıyamet sonrası temayı yine başarıyla işliyor.
Çoğu birinci şahıs nişancı oyunun tempoyu sürekli arttırdığı günümüzde Metro Exodus yine zamanınızı almaya niyetli. Yeni oyun silahlı kaçış deneyimi değil; hikaye odaklı bir nişancıya göre yavaş ilerleyen atmosferik ve detay bakımından zengin bir deneyim. Metro Exodus'un hikaye çizgisi önceki oyunların doğaüstü temalarına odaklanmak yerine, insan tarafına ve daha fazla özgürlük sağlayan seviye tasarımına odaklanarak oyunculara nefes aldırmadan serinin potansiyelini tam anlamıyla yansıtmasını sağlıyor.
Metro: Last Light'tan iki yıl sonrasını konu alan ve büyük ölçüde bağımsız olan Metro Exodus'un hikayesi serinin ana kahramanı Artyom, karısı Ana ve Albay Miller'in önderlik ettiği Spartan Rangers ekibinin Aurora treninin ardınadn güvenli bir liman arayışını anlatıyor. Bu gelişmeler Metro oyunlarında oyununda daha önce hiç görmediğimiz çeşitlilikler getiriyor. Yıl boyunca süren kıtalararası yolculuklarında ilerledikçe mevsimsel bir değişim başlıyor ve sizi karla kaplı soğulardan yemyeşil ormanlara götürüyor. Tabiiki bu yolculukta sizi ölümcül mutantların yanı sıra iyi ve kötü insanlar bekliyor.
Metro Exodus önceki oyunlardan çok daha açık bir dünya sunarken, geleneksel yeraltı tünellerini keşfetmek için çok fazla zaman harcamayacaksınız. Pek çok hikaye hedefi hala Metro serisinin üzerine kurulu olduğundan yeraltına inmenizi gerektiriyor ve ışık efektleri ve yüksek kaliteli ortam sesleri her zamankinden daha fazla gerilimli ve klostrofobik hissetmenizi sağlıyor.
Yüzeyde daha büyük bir dünya var ve adeta zincirlerinizi kırıyor. Değerli kaynaklar ve eşyalar bulmak için keşfedeceğiniz düşman kampları ve terk edilmiş evler daha fazla özgürlük sunuyor. Ancak Metro Exodus açık havada bile Hazar çölündeki aralıklı kum fırtınalarıyla görüşünüzü kısıtlıyor veya orman vadisinde herhangi bir yönden saldırabilen köpeklerle karşılaştırıyor. Gündüz / gece döngüsü de var ve güneşin batması yolunuzda ilerlerken daha fazla mutantın ortaya çıkacağını da belirtiyor. Ancak bu riskten kaçınmak isterseniz bu döngüyü manuel olarak değiştirebiliyorsunuz. Metro Exodus oyundaki tüm bu tüm bu faktörlerle sizi sürekli aksiyonda tutarak büyük bir dünya ortaya koyuyor.
Metro Exodus inanılmaz derecede ayrıntılı ortamlara ve son derece ürkütücü ses bir tasarımına sahip. Ancak menüleri ve ekran göstergelerini minimize etmek, sizi bu dünyaya başarılı bir şekilde katmak kadar önemli. Bir sonraki hedefinize ufukta yer alan bir yol işaretçisi ile değil, Artyom'un bileğindeki pusula iğnesi yönünde ilerleyerek varılıyor. Benzer şekilde, ekranın köşesinde harita yok. Ayrıca çevrede olup bitenler sizi merakınıza yenik düşürüp yolunuzdan saptırmak için yeterli.
Metro Exodus cephaneye dayalı para birimini ve silah dükkanı yaklaşımını ortadan kaldırıyor. Artık her seviyede bazı bölgelerde bulunabilen tezgahlarla, anlık olarak bazı eşyaları yapmak için kullanılabilecek bir sırt çantanız var. Sırt çantası sadece tatar yayı oku ve fırlatma bıçakları gibi gizlilik odaklı cephaneler üretmek için kullanılabiliyor. Mermiler ve shotgun mermileri yalnızca çalışma tezgahlarında yapılabiliyor. Diğer bir seçenek ise ölen düşmanlardan alabilmek. Ama genel olarak cephanenizi korumak ve tasarruflu kullanmak zorundasınız.
Sırt çantasını Metro Exodus deneyimi için yararlı bir özellik olarak buldum. özellikle de üsse dönmeden silah parçalarını değiştirebilme özelliği sunması işinizi kolaylaştırıyor. Örneğin; gece olduğunda keskin nişancı tüfeğinizin dürbününü gece görüş merceğiyle hızlıca değiştirebilirsiniz. Ya da hareketli düşmanlara karşı tüfeğinizin bileşenlerine ince ayarlamalar yapabilirsiniz.
Aslında Metro Exodus'ta sabit bir şekilde nişan almak bu sefer her zamankinden daha önemli, çünkü insan olan düşmanlar belirgin bir şekilde daha zeki görünüyor. Ateş hattında birbirleriyle iletişim kurabiliyorlar ve etrafta dolanarak akıllıca manevralar yapabiliyorlar. Ampulleri yine sökebiliyorsunuz ve gölgelere gizlenmek için lambaları söndürürken bir düşman bir ışığın söndüğünü fark ederse artık araştırmaya geliyorlar. Böylece biraz daha diken üstünde oluyorsunuz.
Metro Exodus'ta parmağınız sürekli tetikte. Ancak mutantlar artık daha düzensiz ve hızlı saldırılarla açığa çıkıyor ve zorluklarla elde ettiğiniz kurşunlarınızı panik anında bile dikkatli harcamak zorunda kalıyorsunuz. Silahların oynanışı oldukça tatmin edici. Çöl bölgelerinde kendilerini kamufle eden ve yeryüzünün derinliklerinde bulunan ürkütücü yaratıklar gibi kadar sizi şaşırtmak için çok çeşitli mutant düşman tipleri var. Her bir mutant türü üstesinden gelebilmeniz için kendine özgü bir stratejiye gerektiriyor. Bu da, Metro Exodus'ta mücadelelerin nadiren tekrarlanır hale gelmesi demek.
Metro Exodus'ta geçirdiğiniz zamanın büyük bir kısmı Aurora'dan uzak ve yalnız geçirildiğinden seyahatler size karakterlerle bağ kurma imkanı sunuyor. İster Albay Miller ile bir sigara için, ister kabininizde Ana ile sessiz bir zaman geçirin. Yolculuk boyunca mürettebatı biraz daha iyi tanıma fırsatı yakalayabilirsiniz. Tek sorun oyunculuk ses kalitesinin tutarsız olması.
Anna başını kucağınıza yaslarken sizinle birlikte inşa etmeyi umduğu yaşam hakkındaki düşüncelerini paylaşıyor. Damir'in etnik kökenine olan bağlılığı ve anavatanı Kazakistan hakkındaki acı tatlı değişimleri. Stepan'ın havayı canlandıran akustik gitarı. Miller, kızı Anna ve bizim için en iyisini isteyen bir baba figürünün sert sevgisini örnekleyen bir lider. Bunlar Metro Exodus'un hikayesindeki en iyi karakterlerden sadece birkaçı.
Özellikle bazı eylemlerin küçük de olsa etkilerini görmekten güzel. Aurora'nın tek çocuk yolcusunun kayıp oyuncak ayısı için isteğe bağlı olarak yola çıkabilirsiniz. Birkaç saat sonra trende onunla oynadığını görmek beni mutlu etti. Tabi ki Metro Exodus'tan beklentiniz sadece aksiyon ise, dehşeti sürdürmek için doğrudan ana kabindeki haritaya giderek yolunuza devam edebilirsiniz.
Metro Exodus yine duygusal bir yolculuk sunarken ana düşmanın eksikliği hikayenin sonunda heyecanı zirveye çıkaracak bir anın olmadığı anlamına geliyor. Yaklaşık 20 saatlik oyunun büyük bir kısmı yavaş tempolu ve sürekli bir ivme ile ilerliyor. Ancak bir patlama noktasına ulaşamıyor. Hikayenin zorlamasıyla sonuna geldim ve tatmin edici şekilde bitti.
Metro Exodus serideki en geniş ve gelişmiş deneyim
Metro Exodus serinin korku uyandıran formülünü alarak, kıyamet sonrası birinci şahıs nişancı oyunlar arasında unutulmaz bir yere koyuyor. Ayırt edici baskı ve gerilimini kaybetmeden onu geniş, açık bir dünyaya yerleştiriyor. Ayrıntılı ve ölümcül bir Rus distopyasında canlı ve yoğun bir yolculukta, hayatta kalma korkusu ve tüyler ürperten bir aksiyon sunuyor. Seriyi sevenlerin kesinlikle oynaması gerektiğini söyleyebilirim.
Metro Exodus'un fiyatına gelirsek, PlayStation Store'da 300 TL'den satışa sunuldu. Gold Edition 429 TL'lik fiyatıyla Expansion Pass'i de içeriyor. Ayrı satın alınabilen Expansion Pass 114 TL değerinde. Her ne kadar günümüzde fiyatlar yüksek olsa da, hikaye tabanlı kaliteli yapımları özleyen oyuncular için oynamaya değer.