Red Dead Redemption 2 incelemesi: Vahşi Batı efsanesi geri döndü!
Red Dead Redemption 2 medeniyetin ve sanayileşmenin ilerleyişine meydan okuyan bir çetenin kaçınılmaz çöküşünü sadakat, inanç ve kötü şöhretin bedeliyle sunan bir Vahşi Batı öyküsü. Rockstar'ın bugüne kadar sunduğu en özgün açık dünyada yapacak çok şey, tanışacak çok insan ve keşfedilecek çok fazla yer var. Red Dead Redemption 2 geliştiricinin en büyük başarısı diyebiliriz.
En baştan başlayalım: Yıl 1899 ve Amerikan haydutları nesli tükenmekte olan bir tür denilebilir. Dutch van der Linde ve çetesi, gelişmekte olan Blackwater kasabasında sarpa saran bir soygundan sonra kaçıyor ve korkunç bir kar fırtınasının esir aldığı dağlara çekiliyor. Yaklaşık 60 saatlik hikayede, çocukken Dutch tarafından bulunan ve kanunun karşısında büyüyen,son derece havalı ve yetenekli bir haydut olan Arthur Morgan olarak oynuyoruz.
Doğrusal bir hikaye, ancak akıllıca. Ustaca yapılmış sinematikler sizi çete içine, uluyan rüzgarı aşarak için ellerinden gelenin en iyisini yapan karakterlere yakınlaştırarak ilk izlenimi veriyor. Dağdaki koşullar oldukça gerçekçi ve Arthur'un ayak sesleri ve izleri oldukça başarılı bir yapımla karşı karşıya olduğumuzu hissettiriyor. Gerçek açık dünyada, ağır şartlar kalkıp ortam yumuşadıktan sonra haritanın sunduğu inanılmaz özgürlük açığa çıkıyor.
[game id="EP1004-CUSA08519_00-REDEMPTION000002"]
Red Dead Redemption 2 ve devasa dünyası
Öyle bir dünyayla karşılaşıyoruz ki, 2010'daki Red Dead Redemption'dan çok daha geniş, daha güzel ve daha geniş bir yelpazede keşfediyoruz (Red Dead Redemption 2 ilk oyundan bazı yerleri de içeriyor). Karlı zirvelerin yanı sıra ve nemli, soğuk ve timsahların musallat olduğu bataklıklar var. Yoğun ormanlar ve açık platolar. Eski çiftlik evleri ve büyük tarlalar. Dar akarsular ve büyük göller. Tozlu kanyonlar ve loş mağaralar. Bir yanda ahşap binaları ve gösterişten uzak cazibesiyle hayvancılık kasabası olan Valentine ve diğer yanda elektrikli tramvaylar, asfalt yolları ve Çin restoranlarıyla modern ve büyüyen bir metropol olan Saint Denis kenti. Red Dead Redemption 2'de çok çeşitli ortamlar ve ekosistemler bir araya getirilmiş.
Red Dead Redemption 2, devasa bir dünyanın her köşesini yavaş yavaş ortaya çıkaran olağanüstü bir yapım. Böylesine bir dünyanın keşfinin verdiği haz çok az oyunda hissedilir. Birçok bölge var ve yeni bölümleri keşfetmek yolculuk boyunca hevesinizi taze tutuyor.
Saatlerce oynasanız bile keyifle ilerlemeye devam edeceğiniz bir oyun sizleri bekliyor. Sadece dünyanın büyüklüğünü değil, canlılığını da hissettiriyor. Red Dead Redemption 2'nin büyük ölçüde kırsal dünyası, Grand Theft Auto V'e göre insanlarla girdiğiniz etkileşim (potansiyel olarak yardımcı oluyor) ve keşfedilecek vahşi yaşam noktasında kesinlikle bambaşka. Açık dünya oyunlarında olduğu gibi dünyanın merkezinde gibi değil, ziyaretçi gibi hissettiren bir dünya yaratmaya yardım ediyor.
Red Dead Redemption = "Vahşi" Batı
Red Dead Redemption 2, GTA 5 gibi oyunlara kıyasla, daha yavaş bir tempoya sahip. İnsanlardan ganimet toplarken elle yapılması gerekiyor ve Arthur bunu yaparken fiziksel olarak elleyerek bedeni arıyor. Tabancaları ateşlemeden horozun çekilmesi gerekiyor. Kahve içmeden önce demlenmesi gerekiyor. Bazı insanlar bu tür şeyleri fazla ayrıntılı ve zaman kaybı olarak görse de gerçekten ilgi çekici ve gerçek. Mesela lever-action rifle'da ikinci tetiği çekme tuşu bile gerçekten ateş ettiğiniz hissini veriyor. Belki de gereksiz ve ince ayrıntılar ama yaşayan bir dünya sunarak oyuna kaptırmanızı sağlıyor.
Her halükarda, Rockstar'ın Red Dead Redemption 2'de yapmaya çalıştığı gerçeklikte görmeniz ve duymanız gereken çok şey var. Belirli görevlerden sonra kampta meydana gelen tek seferlik sohbetler ve son olaylara atıfta bulunan diğer diyaloglar yer alıyor. Arthur'un etrafında hep bağımsız olaylar gelişiyor. Kamp sanki dünyanın yoğunlaşmış hali gibi hissettiriyor. İnsanların işlerini yürüttüğü ve birbirlerinden tamamen bağımsız olarak etkileşime girdikleri bir yer.
Sokak köşelerinde satılan gazeteler, Arthur'un maceralarının yanı sıra dünyanın dört bir yanındaki şeyleri bildiriyor. GTA 5'te olduğu gibi, tiyatroları gezebilir ve eski zamanlardaki eğlencelere katılabilirsiniz. Hatta köpekleri sevebilirsiniz. Dünyada sanal bir müze gibi dolaşarak keşfedebileceğiniz çok şey var.
Hikaye
Ana hikaye görevleri büyük soygunlar, ölümcül çatışmalar, kurtarmalar ve diğer aktivitelerle birlikte heyecanlı kovalamacalardan oluşan bir karışım. Bunların birçoğu, çalıntı atları satmaktan pokere ya da balık tutmaya kadar, gerçekleştirilebilecek birçok faaliyet ve yan görevler hakkında bize bilgi vererek ilerliyor.
Önceki oyuna benzeyen Red Dead Redemption 2, diğer yandan yeni animasyonları ve çoklu etkileşim seviyeleriyle aradaki farkı çok iyi hissettiriyor. Kontrol cihazındaki düğmelerin hepsini kullandırıyor ve komutları öğrenmenizi gerektiriyor. GTA 4'ten bu yana Rockstar oyunlarını karakterize eden ateşli silahlar ve aynı tarzda sürekli değişen ölüm animasyonları sayesinde, sinematikler oynanışta bayağı etkili. İnsanların şapkalarını bile vurabiliyor ve daha sonra kendiniz için alabiliyorsunuz.
Red Dead Redemption'ın sadece at üzerinde bir GTA oyunu olduğu konusunda yaygın bir varsayım var, ama bütünüyle yanlış bir tanım. Kesinlikle GTA'dan izler var, ama parmaklarınızın ucunda çok daha ilkel silahlar ve daha anarşik savaşlar ve çatışmalar var. At üstünde ya da yakın mesafeli çatışmalarda göze çarpan birçok detay var. Sanırım Arthur, GTA 5'in ağırlığını taşıyor ancak bu durumun yanlış olduğunu söyleyemem. Arthur'u ve bağlı olduğu dünyayı kesinlikle seveceksiniz.
Dead Eye, Red Dead Revolver'dan bu yana serinin bir parçası olduğu için doğal olarak geri döndü. Bu sefer bazı yükseltmeler var, bunların en kullanışlısı bir hedef üzerinde kritik isabet alanlarının vurgulanması (temiz öldürmeler için çok yararlı). Hala durdurulamaz bir silahşör gibi hissettiriyor ve yavaş çekimde tatmin edici olmaya devam ediyor.
Kamp yükseltme seçenekleriyle fazla ilgilenmedim. Arthur'un hızlı seyahat seçeneğini açacak bir harita ya da balık tutmasını sağlayacak bir tekne gibi bazı yararlı seçenekler var. Hayvan kafatasları, kilim vb ürünleri satın almayı tercih etmedim. Bu tarz şeyler, çok oyunculu Red Dead Online için bir tanıtım gibi hissediyor.
Craft sistemini derinlemesine incelemedim ve bu sıkıntı yaratmadı. İlaç ve çanta gibi şeyler üretebiliyor ve hikaye boyunca birçok tarif keşfedilebiliyor. Daha çok satın alınan eşyaları tercih ettim ve içki, sağlıkla tonikleri ve sigaralar için ölüleri aradım.
Red Dead Redemption 2'de oldukça ciddiye aldığım iki yeni unsur at bağlılığı ve onur sistemi. Tüm atlar özel ve sadece Arthur'a güvenenler, savaşlarda sakin kalarak onu tehlikeye atmıyor. Ve bu sadakat atınızı fırçalayarak ve besleyerek inşa ediliyor. Korktuğunda atı yeniden sakinleştirmek için analoğ çubuğu tıklamak bile çok gerçekçi hissettiriyor ve ikiniz arasında bir bağ kuruyor. Atınız da öldürülebiliyor ve malesef onu geri getiremiyorsunuz.
Bu arada, Arthur'un onuru her zaman arka planda olan ve eylemlerine dayanarak yükselen ve düşen bir istatistik. Pratik açıdan, soğukkanlı öldürmelerden kaçınan ve halka düzenli olarak yardım eden bir haydut olmak, dükkanlarda indirimler elde etmenizi sağlıyor ve genellikle kelle avcıları ve kanun adamları için endişelenmeyeceğiniz anlamına geliyor. Tehlikeli biri olarak oynamak da mümkün, ancak bu yaklaşım ile Arthur'un gerçek hikayesi arasında bir uyumsuzluk olup olmadığı pek açık değil. Ben şu aralar aydınlık tarafta takıldığım için araştırmaya pek fırsatım olmadı.
Red Dead Redemption 2 inkar edilemez güzellikte bir oyun. Işıklandırma özellikle ay ışığının ağaçların arasından geçtiği karanlık ve puslu ortamlarda harika. Arthur'un dışarıdaki kör edici güneşe bakarkenki hali bile detayı anlatmaya yeterli. Özellikle gün batımı muhteşem ve hava durumuna bağlı olarak değişiyor. Yüz animasyonları da GTA 5'in ardından gözle görülür bir gelişme. Araba tekerleklerinin çamurla batması. Bakımsız bir silah üzerinde oluşan pas... Oyun inanılmaz detaylara sahip.
Her eşya etiketli ve alınıp incelenebiliyor. Mağazalardaki her katalog, satışa sunulan ürünleri veya eski reklamlarını gösteren özel metin ve resimlerle dolu. Oyundaki evler açık dünyada tekrarlanmayan çerçeveli resimlerle dekore edilmiş. Unutmayın: hava soğuk olduğunda at testislerinin küçüldüğü bir oyundan bahsediyorum! Bazıları atın arkasından bakarken çok zaman harcayacaklar. Atlar şaşırtıcı derecede iyi animasyonlara sahipler ve boyunlarını ileri atarken, adımlarını atıyorlar ve canlılar gibiler.
Olağanüstü ses başarısı
Red Dead Redemption 2, ses efektlerinden, devasa bir müzik kütüphanesine kadar aynı derecede etkileyici. Silahı yeniden yüklemenin tatmin edici metalik çıtırtılarından, otel döşemesinin ince gıcırtılarına hepsi burada. Dağbaşında ateşlenen bir silahın ses yansımaları, iç mekandaki ateş sesinden farklı. Red Dead Redemption 2'nin tamamında sadece bir veya iki kez duyulacak şekilde kaydedilmiş çok çeşitli benzersiz sesler var.
Ayrıca, dünyanın düşünebileceğiniz her türlü eylem için hazırlanışını da seviyorum. Yeni çıktığınız bir mağazaya geri dönün. Dükkan sahibi buna bile yorum yapıyor. Ayrıca bir film bitmeden sinemadan ayrılırsanız bilet memuru filmin hoşunuza gitmediğini tahmin eden bir yorumda bulunuyor. Eğer birden fazla kişiye ateş açarsanız Arthur çoğul konuşuyor. Bu özelliklerin hepsi oyunun bütünlüğüne katkıda bulunuyor.
Ve olağanüstü müzikler... Woody Jackson'ın orijinal besteleri üst seviyede. Ennio Morricone tarzı gitarlı müziklerin yanı sıra enstrümental olmayan parçaların da kullanıldığı birkaç durum var. Red Dead Redemption 2'nin şaşırtıcı sistemleri ve oynanışı bir arada tutan tüm bu unsurlar Rockstar'ın bugüne kadarki en ciddi ve kesinlikle en iyi yazılmış hikayesini sunuyor.
Red Dead Redemption 2'de çete ilişkileri
Hikayeyi anlamak için Red Dead Redemption oynamış olmak şart değil. Ancak mesela Arthur'un Red Dead Redemption kahramanı John Marston'la olan ilişkisi, 2010'daki oyununun hayranı olarak benim için çok iyi anlaşılıyor. Marston, hikayenin önemli bir parçası ancak Rockstar Arthur için onu biraz geri plana atmış görünüyor.
Bununla birlikte Dutch'ın kademeli çöküşü, ölümcül bir çetenin soğukkanlı, başarılı ve zeki lideri olmaktan ve 12 yıl sonra Marston tarafından soğukkanlı şekilde avlanmaktan geçiyor. Dutch'ın güveni azalıyor ve güçten düşmesi onu geri plana atıyor.
Başrolümüz Arthur Morgan ise kısık ve pürüzsüz ses tonu, arkaya taranmış saçları ve kirli sakalları ile karizmatik bir karakter. Arthur'un kendisi, hikayenin doruk noktasına uzak ve yorgun bir adam olması dolayısıyla sunumu çok daha güçlü. Bütün oyuncular gerçekten harika iş çıkarmışlar. Çetenin peşindeki Pinkerton gibi rakipler ve genç Jack Marston'un şarkı söylerkenki sesinin dışında, Arthur'un suç ortaklarının hepsi keyif vericiydi. Dahası, çeşitli farklı kültürlerden geniş bir kitleyi temsil etmesine rağmen (İrlandalı haydut Sean Macguire'dan Amerikan Yerlisi Charles Smith'e kadar) hepsi gerçek gibi hissettiriyor.
Red Dead Redemption 2'nin güçlü hikayesi sonuç olarak gerçekten ironik ve komik olmak yerine içtenlikle dolu duygusal anlar sunabiliyor. Birçok oyundan daha uzun olan final bölümünü tamamladıktan sonra, hâlâ yardıma ihtiyaç duyan yabancılara yardım etmeye, öldürme gereksinimi hisseden çetelerle savaşmaya, hile yapmaya, balık tutmaya ve çok daha fazlasına devam edebiliyorsunuz. Kovboylarla ilgili bu oyunda 30 farklı balık türü var.
Red Dead Redemption 2 son zamanların en iyi oyunu!
Red Dead Redemption 2, modern çağın en büyük oyunlarından biri olarak GTA 5'in yanında duruyor. Çirkin ve hastalıklı dönemin muhteşem bir tasviri. Ayrıca Rockstar'ın bugüne kadarki en iyi hikaye anlatımı. Uzun hikayesine rağmen geri dönüp kendisini tekrar oynatabilecek nadir kalitede bir oyun. Ve harika yansıtılmış bir gerçeklikle devasa bir açık dünya. Son zamanların en iyi tek oyunculu aksiyon deneyimlerinden birini mi arıyorsunuz? İşte Red Dead Redemption 2!
Red Dead Redemption 2 hakkında tüm haber ve içeriklere buradan erişebilirsiniz.